Küçük bebekleri olan teyzelerimin faydalanacakları bu yazıyı senin de okuman için hemen paylaştık .
Sık Sorulan Sorular ve Cevapları
1.Pnömokok Aşısı
Pnömokok zatürrie, menenjit, orta kulak iltihabı ve sinüzit gibi çocukluk yaş grubunda sık görülen enfeksiyon hastalıklarına neden olur. Pnömokok hastalıkları sıklıkla iki yaş altındaki çocuklarda görülür. Mikroorganizma damlacık yoluyla havadan alınır. Pnömokok hastalıklarına karşı geliştirilmiş olan aşı “Amerikan Pediatri Akademisi” ve “Dünya Sağlık Örgütü” tarafından tavsiye edilmektedir.
İki çeşit pnömokok aşısı vardır. Bunlardan “konjuge pnömokok aşısı” iki yaş altındaki çocuklara da yapılabilirken, “polisakkarit pnömokok aşısı” ise iki yaşından büyük çocuklara yapılabilmektedir.
- Normal koşullarda aşı 2-4 ve 6. aylarda olmak üzere 4-8 hafta aralıklarla yapılır. Aşının 12-15. aylarda 4. dozu yapılmalıdır.
- Eğer bebek bu şemaya göre aşılanmamış ve ilk aşı 7-11 aylar arasında yapılacak ise 3 doz olarak uygulanır. İlk iki aşı arasında 4-8 hafta ara olmalıdır. Üçüncü doz ise bir yaşından sonra yapılmalı ikinci aşıdan sonra 8 hafta geçmesi sağlanmalıdır.
- Eğer aşılama 12-23 aylar arasında yapılacak ise 2 doz yeterlidir. Aşılar arasında en az iki ay geçmiş olmalıdır.
- İki yaşından büyük çocuklara pnömokok aşısı sadece bir doz olarak uygulanır.
2. Konak
Konak bebeğin saçlı derisinde görülen bir deri hastalığıdır. Saç diplerinde beyaz-sarı renkli az veya çok ince veya kalın bir tabaka oluşur. Bu yaygın olabileceği gibi bıngıldak etrafında yoğunlaşabilir. Zaman zaman dahaa ince tabaka kaşlarında da gelişebilir. Temizlikle pislikle ilgili değildir.
1. Bebeğiniz için kullandığınız şampuanı değiştirin.
2. Saçını yıkarken çok az miktarda şampuan kullanın.
3. Saçını çok iyi durulayın.
4. Eğer konak tabakası gelişmiş ise, öncelikle mevcut tabakanın temizlenmesi gerekir. Bu amaçla, banyodan bir saat önce zeytinyağı veya sıvı parafin ile saçlı deriyi masaj yaparak yağlayın.Yumuşaması için bir saat kadar bekleyin. Daha sonra sık dişli bir tarakla konak tabakasının kalkmasını sağlayacak şekilde hafifçe bastırarak tersine doğru tarayın. Daha sonra da saçlı deriyi yıkayın. Bir defa uygulama ile tüm tabakanın kalkmasını sağlamak mümkün olmayabilir. Bu uygulama haftada 3 defa yapılmalı tüm sebore tabakasının temizlenmesi sağlanmalıdır.
Herşeye rağmen konak temizlenmiyor ise, bu durumda bir hekimin görmesinde ve tedavi etmesinde yarar vardır.
3. Uyku Düzeni ve Düzensizliği
Sık sorulan sorulardan biri de uyku düzensizlikleridir. Normal koşullarda ilk iki ay bebeğin uyku düzeni çok değişkenlik gösterir. Bebeğin beslenmesinde karşılaşılan güçlükler ve özellikle de “infantil kolik” dediğimiz gaz sancıları uyku düzenini çok bozar. Bu dönemde sabırlı olunmalıdır. Sonraki dönemde her bebek kendi düzenini kurar. Genellikle ilk 6-9 aylık dönemde bebekler günde iki defa 2-3 saatlik dönemlerde uyurlar. Bebek büyüdükçe uyku süresi azalır. Bazı bebekler günde iki defa değil bir defa uyumaya başlarlar.
Akşam bebeğin ne zaman uyuyacağı ise yine değişkenlik gösterir. Bazı bebekler son öğünden sonra sabaha kadar uyanmadan uyurlar. Ancak bu daha az sayıda bebeğin başarabildiği bir durumdur. Genellikle gece saatlerinde de bebekler 2-4 saat aralıklarla uyanıp emmek isteyebilirler. Büyümeleri için bu normal bir durumdur.
Dokuzuncu aydan sonra ise bebek sabaha karşı uyanıp oynamak ister. Bu özellikle çalışan anne çocuklarında görülse de her bebek bu eğilimi yaşayabilir. Yine özellikle anneden ayrı odada uyuyan bebeklerde daha sık görülür. Bu durumda ne yapılacağı anne-babalık ile ilgilidir. Kimi bebeği ile aynı odada uyumaya devam ederek bu sorunu aşar. Kimi de bebeğini odasına ve hatta yatağına alarak uyumasını sağlar. Doğal olarak istenilen bebeğin kendi odasında uyumasına devam etmesi olsa da bu eğilim atlatılıncaya kadar bebeğin anne ile aynı odayı ve yatağı paylaşmasında da sakınca yoktur. Burada ne yapılacağı ile ilgili karar anne-babalık ile ilişkilidir.
4. Kabızlık
Yaş grubu ve kullanılan besinin özellikleri günlük dışkı sayısını değiştirir. Bebekler anne sütü aldıkları dönemde günde 6–8 defa yumuşak dışkı yapabilirler. Bu durum ishal olarak algılanmamalıdır. Önemli olan bebeğin bu koşullarda büyümesini uygun ölçülerde sürdürmesidir. Ancak yine anne sütü alan bebeklerin günde bir defa veya iki günde bir defa dışkıladıklarını da biliyoruz. Bu nedenle kabızlık tanımında da dikkatli olmak gerekir. Bebeğin alışılmıştan daha sert ve/veya ağrılı ve/veya seyrek dışkılaması kabızlık olarak düşünülebilir.
Bebekler büyüdükçe tükettikleri besinler de değişkenlik göstererek artar. Genellikle günde bir veya iki günde bir dışkılamaları beklenir. Günde üç defaya kadar dışkılaması normal karşılanmalıdır. Haftada üçten daha az dışkılaması, dışkılarken zorlanması, ağrı çekmesi ve sert dışkılaması durumunda kabızlık söz konusu olur.
Eğer kabızlık iki haftadan daha uzun sürecek olursa bu durumda kronik (uzun süreli) kabızlıktan söz edilir.
- Erken süt çocukluğu döneminde kabızlık görüldüğünde inek sütüne bağlı kabızlık öncelikle hatırlanmalı ve inek sütü proteini allerjisi araştırılmalıdır.
- Bazı çocuklar ise daha önce dışkı yaparken zorlandıkları durumda canlarının yandığını veya rahatsız olduklarını bilerek bekletirler. Sıklıkla bebeklerde bu durum çok görülür. Bu durumda dışkı daha da su kaybederek sertleşir ve çıkarılmaları sırasında daha çok sıkıntı yaratırlar
- Süt çocuklarında kabızlığın en önemli nedeni yeterli sıvı ve lifli besin tüketmemeleridir. Tükettiği besinlerin liften zengin olması önemlidir. Sebze ve meyveler liften zengin besin gruplarıdır. Ancak çocuklar genellikle bunları sevmezler. Günde iki porsiyon meyve, üç porsiyon sebze yenilmesi ideal uygulamadır. Ancak çocuklarda bu miktarlarda sebze-meyve tüketimini sağlamak gerçekten çok zordur. Makul ölçülerde ve baskı yaratmadan tüketmeleri için gayret edilmelidir. Bol su içmelidir. Kuru erik veya kayısı kompostosu veya marmelatı da kabızlıkta mutlaka denenmeli ilaçtan önce doğal lifli besinlerden yararlanılmalıdır. Kabız olan bebeklere sıklıkla zeytinyağı içirilir. Ancak zeytinyağı ince bağırsaklardan geçerken emildiği için kalın bağırsaklardaki dışkıyı yumuşatamaz.
- Diğer bir önemli neden de dışkı yapmak için tuvalete gitmemeleri ve dışkılamayı ertelemeleridir. Çocuklar, sıklıkla kaka yapma ihtiyaçları geldiğinde oyuna ara vermemek veya ailenin birlikte bulunduğu ortamdan ayrılmamak için kakalarını tutarlar ve bu dışkılama hissinin geçmesini beklerler.
- Eğer kabızlık tuvalet eğitimi sırasında başlarsa bunun çocuğun yaşadığı baskı ve strese tepki olarak geliştiği düşünülür.
- Erken yaş gruplarında eğitim kurumlarında tüm gün vakit geçiren çocuklarda kabızlık daha sık görülebilir. Bu durum, tuvaletin fizik koşullarından kaynaklanabilir. Temiz olmaması, tuvalet kâğıdının olmaması gibi nedenler çok sık olarak dile gelir.
Daha sonraki dönemlerde kabızlığın önlenmesinde ve tedavisinde tuvalet disiplininin geliştirilmesi önemli bir başlangıçtır. Dışkılama duygusu olsun ya da olmasın çocuk mutlaka günde iki defa aynı saatlerde tuvalete oturmalı ve en az on dakika gibi makul bir süre dışkılama için gayret etmelidir. Çocuklarda tuvalet eğitimi için en uygun zaman çocuktan çocuğa farklılık gösterir. İki yaşından önce söz konusu olmamalıdır. Üç yaşından sonra nörolojik olarak dışkıyı tutmayı öğrenebilecek hale gelirler. Bu durum dört yaşına kadar gecikebilir. Acele edilmesi ve baskı yapılması kabızlıkla sonuçlanabilir.
Fitille veya anüsün derece veya değişik yöntemlerle uyarılması ve bebeğin dışkı yapmasının sağlanması çok tercih edilmez. Çok çaresiz kalındığında kullanılabilirse de sık sık uygulanmamalıdır.
Ayrıca kabızlığa neden olan hastalıkların varlığı da akıldan çıkarılmamalı, uzun süreli kabızlık durumunda hekime bu nedenle danışılmalıdır. Bu önerilerin işe yaramadığı sorunun bir hekim tarafından değerlendirilmesi çok yerinde olur.
*alıntıdır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
okuYORUM :)