LinkWithin

Related Posts Widget for Blogs by LinkWithin

25 Haziran 2010

Toplama.....


Şirketteyim , çıktısını aldım kurbaama götüreceğim...
Sen de yaptırmak isteyebilirsin diye hemen ekledim...
Bu tarz çalışmaları kendimiz de hazırlayıp , çeşitlendirebiliriz.
En azından minik kurbaaaların... " annneeee ben sıkıldımmmmm, ders çalışalımmm" feryatlarından kurtulabiliriz :))
" alıntıdır "

Yatak Örtüsü ve ayakkabılar....


Hayatım da gördüğüm en akıllıca uygulamalardan biri bu :) bizim eve kesinlikle lazım... ayakkabılar pek hijyenik olmayabilir ama terlikler için kullanılabilir diye düşünüyorum...

"..alıntıdır..."

22 Haziran 2010

AİLEM....



"Eşlerin birbirine benzemesi lâzım; ayakkabı ve mestin çiftlerine bir bak!

Ayakkabının bir teki ayağa biraz dar gelirse ikisi de işe yaramaz.

Kapı kanadının biri küçük diğeri büyük olur mu?

Ormandaki aslana kurdun eş olduğunu hiç gördün mü?

Bir gözü bomboş öbürü tıka basa dolu olsa hurç, bineğin üstünde doğru duramaz."
(Mesnevî 1/2309-2311.)

20 Haziran 2010

Unutmadım Baba...


Babam....

Kutlamam mı sandın bu gününü...

Ben gittim ya... kara kızım unuturmu dedin ?

Unuturmuyum babam...

Küsermiyim bu güne...

Herkes arayacak babasını gün ağarınca ...

Kahvaltı masaları dolup taşacak babalar ve çocuklarının kahkahalarıyla..

Babalar ellerini uzatacak...

Kuzuları sokulacak gögsüne babalarının..

Günün kutlu olsun diyecek....daha bir sokulacaklar sevecekler babalarını...


Babam... sanırmısın ki... ben sana sokulmayacağım...

Sanırmısın ki... ellerin diye...

Üzerinde ki çiçeği öpüp koklamayacağım...


Babam....

senin günün ya.... bugün...

Senin çiçeklerini öpmeye geleceğiz kardeşlerimle..

Dualarımı bırakacağım kabrine...


Ama....
Ne olur bu söyleceğim şey için bana kızma...

.... çiçeklerim le birlikte.... bugün... abini de bırakacağım ebedi..evininin bir köşesine...

amcamın da elleri olacak üzerine bırakacağım çiçekler...
öpüp öpüp koklayacağım... babalar gününü hiç unutmayacağım..........................

18 Haziran 2010

ve....şükrettim allahıma....


Sabah uyandım..
Doğa'yı uyandırdım..
Kıyafetini giydirdim...

Meyve suyunu içirdim..
Aşağıya indik beraber..
Servisini bekledik...

Öpüp kokladım..
Eve çıktım...
Kapıyı kapattım...

Yer de Doğa'ya ait oyuncaklar...
Kaşlarımı çattım önce , zilli dedim yine toplamadı oyuncakları..
Tek tek toplarken oyuncakları yerden...

Yüzüm de tebessüm...
Bir minik kurbaa yaşıyor bu evde dedim..
Ona ait ne çok şey var..etrafım da...

Saç tokaları...
Terlikleri...
Kestiği küçük kağıt parçaları..

Yere attığı thsırt'unu aldım...
Kokladım..kokladım...
ve şükrettim allahıma...
Bana bu minik kurbaaayı verdiği için....
Neden mi yazdım....

Bilmem... beni anlayacağını bildiğim için belki de.......

14 Haziran 2010

Haziran Ayı Takvimi...


Ben bu takvimlere bayılıyorum... önceden evde yardımcımdı , şimdi işyerim de de yanım da :)
Teşekkürler CİCİCEE..

Şekerlik (2)...... Veren el , Alan elden İyidir....


3 - 4 yaş kız çocuğuna uygun elbise....

27 numara, parkta , bahçede giyebileceği keten ayakkabı.

Bir yıl giymiş olmasına rağmen ayakkabısının burnun da ki pembe plastik biraz aşınmış...
* Almak isteyen arladaşımın beni izlemeye almasına , daha önce yorum bırakmış olmasına gerek yok.... İstediğini yazması yeterli ... bu sefer çekiliş yapmak istedi minik kurbaam.. onun için bir kaç gün bekleyeceğim ;)

11 Haziran 2010

Annemin Bluzu ....



Anne bluzu deyip geçmeyin...
Renk renk çeşit çeşit bluzların yeni bir mekanı var artık...
Merak ediyorsan sadece bir tanecik TIK yetecek inan..

TIK : )

TAGA..............Harika bir buluş


Bisiklet kullanırken , aynı zaman da minik meleğinden ayrılmamayı hayal ediyorsan eğer, işte sana TATAAMMMM Taga :) adında bir ürün... Hem mis gibi temiz hava al , hem spor yap.. hem de kurbaan yanında olsun :)
Sadece bu kadar değilmiş marifetleri... alışveriş merkezine girerken..hoooop bizim Taga..oluveriyormuş sana bebek arabası :)
Bu ürün benim çoooook hoşuma gitti , Doğa zamanın da neredeydin diyecektim ki , istenilen fiyatların epey yüksek olduğunu duyunca sustum :)
Tanıtım videosu için google da tagabikes diye aratman yeterli.

10 Haziran 2010

Zenci Çocuk...


Dün gittiğimiz bir mekan da , anaokulu öğrencilerinin etkinlik sergisi vardı.Beğendiklerimi hemen cep tel.ile fotoğrafladım ;)

9 Haziran 2010

MASAL..... 9 Haziran 2001


Kız Kulesi....


1827 yılın da Almanyada Karl Detroit adinda bir çocuk dünyaya gelir. Aile içindeki huzursuzluklardan dolayı bir yetimhaneye bırakılır. Biraz büyüdügünde bir miço kakağıdı çıkarıp gemilerde çalısmaya baslar.

Bir gün yolu İstanbula düser. Gemi boğazdan geçerken denize atlar ve Kız Kulesine sığınır. İki ülke arasında küçük bir politik sorun da olustursa, dönemin Dışişleri Bakanı konumundaki Sadrazam Ali Pasanın sevgisini kazanıp, himayesine girer. Harbiyede okutulan çocuga Mehmet Ali adı verilir.

On iki yasinda Kiz Kulesine çikan çocuk II. Abdülhamit döneminde "Pasa" ünvani alir. Mehmet Ali Pasa 1878 yilinda Berlin Antlasmasinda Osmanliyi temsil eden üç kisiden biridir. Berlin
Antlasmasinda Hristiyan cemaatlere hak taninmasiyla gerici halki Mehmet Ali Pasaya karsi kiskirtir...Ve Mehmet Ali Pasa Arnavutlukta linç edilir.

Çocuklugunda Kiz Kulesine siginan Mehmet Ali Pasanin dört kizindan biri olan Leyla Hanimini da bir kizi dünyaya gelir. Celile Hanim... Ve sonra, Celile Hanimin bir oglu olur: Nazim Hikmet!

Tarih: 1 Ocak 1921...Sirkeciden kalkan "Yeni Dünya" isimli bir gemi Anadoluya Kuvai Milliyecileri götürmektedir. Gemide dört de sair vardir: Yusuf Ziya, Faruk Nafiz, Vala Nureddin ve Nazim Hikmet... Gemi Kiz Kulesi önünde Ingiliz askerlerince aranir.Arama üstünkörüdür ve geçis
izni verilir.

1950 yilinin sicak bir Temmuz günü...Nazim Hikmet, hapishaneden çiktigi ilk günde bir arabanin içinde Kiz Kulesine dogru yaklasmaktadir. Üsküdara geldiklerinde gece olur. Her taraf zifiri karanlik. Deniz kiyisina geldiklerinde Kiz Kulesi tam karsilarindadir. Büyük dedesi Mehmet Ali
Pasanin on iki yasinda yüzerek çiktigi Kiz Kulesine Nazim Hikmet, on iki yillik bir hapishane hayatindan sonra ilk kez bakiyordu.

Nazim Hikmet, Kiz Kulesinin karsisinda egildi ve elini denize daldirdi....Ve sonra yere uzanip, denizdeki çirpintiyi dinleyerek yildizlari seyre daldi. Arkadaslari Nazim Hikmete, on iki yil boyunca hapishaneler ve hastaneler arasinda geçen dolasimda hep sorarlardi: "Özgürlügüne
kavustugunda en fazla istedigin nedir? El birligiyle sana hazirlayalim."

Nazim Hikmet, Kiz Kulesinin karsisinda elini denize soktuktan sonra yildizlari seyrederek, denizin müzigini dinlediginde, bu sorunun yanitini veriyordu.


Uzun zaman oldu değil mi ? Fotoğraf paylaşmayalı..

8 Haziran 2010

Kan Şekeri...


Doğa'nın iki yıldır kan şekeri sorunu var. Özellikle bu aylar da ne oluyorsa kan şekeri sorunu daha çok ortaya çıkıyor. Ctesi sabahı yine bu sorun nedeni ile baygınlık geçirdi. Artık eskisi gibi panik olmuyorum , ne yapacağımdan eminim artık.

Kan şekeri yaşayan küçük bir meleğin varsa , yataktan kalkmadan mutlaka meyve suyu veya ballı süt içirmelisin. Oldu ki Doğa gibi o gün uykuya fazla düştü ise , kalkınca da bütün uyarılarıma rağmen babası ile oynamayı tercih edip kahvaltı saatini uzattıysa , sonucun da da baygınlık yaşadıysa , ağzının içine bal sür.
Tekrar kendisine gelmesine ve kan şekerinin hızla yükselmesine yardımcı olursun.


* Sevgili Dilek.. hava muhalefeti nedeni ile bugün Doğa'yı okula göndermedim , bende işe gitmedim. Kargonu yarın çıkarabileceğim...bilgin olsun canım....

7 Haziran 2010

Tinker Bell... ve Doğa Kurbaası...



Minik kurbaam...artık yaz tatiline girecek ,okullar 18 Haziran'da kapanıyor. Müsamere hazırlıkları tam gaz devam ediyor.
Babamız minik kurbaasına bir sürpriz yapıp karne hediyesini erken verdi... Doğa'nın mutlululuğu her şeye değer...






6 Haziran 2010

ŞEKERLİK......( Veren el , alan elden iyidir.....)

ŞEKERLİK başlığı altın da Doğa'nın küçüldüğü için giyemediği kıyafetlerini bundan sonra blogum aracılığı isteyen arkadaşlarıma göndereceğim , bunun için beni izlemeye almanız gerekmiyor, yada bana daha önce yorum bırakmanız.. Bunları içinizden geldiği için yapmanız benim için çok daha kıymetli..

Bu etekleri isteyen arkadaşım bana mail atsın ,adresini yazsın, kargo ile kendisine göndereceğim.
Gönderilerim çok olacağı için kargo masrafını alıcının ödemesini istememi anlayışla karşılayacağınıza eminim.

Peygamberimiz buyurdu ki ;
" Kim kardeşinin ihtiyacını giderirse, Allah da onun ihtiyacını giderir "


Sevgili DİLEK arkadaşımıza yarın gönderiliyor..

3 Haziran 2010

Mevlana der ki.....

Sonsuz bir karanlığın içinden doğdum.
Işığı gördüm, korktum.
Ağladım.

Zamanla ışıkta yaşamayı öğrendim.
Karanlığı gördüm, korktum.
Gün geldi sonsuz karanlığa uğurladım sevdiklerimi...
Ağladım.

Yaşamayı öğrendim.
Doğumun, hayatın bitmeye başladığı an olduğunu;
aradaki bölümün, ölümden çalınan zamanlar olduğunu
öğrendim.

Zamanı öğrendim.
Yarıştım onunla...
Zamanla yarışılmayacağını,
zamanla barışılacağını, zamanla öğrendim...

İnsanı öğrendim.
Sonra insanların içinde iyiler ve kötüler olduğunu...
Sonra da her insanin içinde
iyilik ve kötülük bulunduğunu öğrendim.

Sevmeyi öğrendim.
Sonra güvenmeyi...
Sonra da güvenin sevgiden daha kalıcı olduğunu,
sevginin güvenin sağlam zemini üzerine kurulduğunu
öğrendim.

İnsan tenini öğrendim.
Sonra tenin altında bir ruh bulunduğunu...
Sonra da ruhun aslında tenin üstünde olduğunu öğrendim.

Evreni öğrendim.
Sonra evreni aydınlatmanın yollarını öğrendi m.
Sonunda evreni aydınlatabilmek için önce çevreni aydınlatabilmek
Gerektiğini öğrendim.

Ekmeği öğrendim.
Sonra barış için ekmeğin bolca üretilmesi gerektiğini.
Sonra da ekmeği hakça üleşmenin, bolca üretmek kadar
önemli olduğunu öğrendim.

Okumayı öğrendim.
Kendime yazıyı öğrettim sonra...
Ve bir süre sonra yazı, kendimi öğretti bana...

Gitmeyi öğrendim.
Sonra dayanamayıp dönmeyi...
Daha da sonra kendime rağmen gitmeyi...

Dünyaya tek başına meydan okumayı öğrendim genç yasta...
Sonra kalabalıklarla birlikte yürümek ge rektiği fikrine vardım.
Sonra da asil yürüyüşün kalabalıklara karşı olması gerektiğine vardım.

Düşünmeyi öğrendim.
Sonra kalıplar içinde düşünmeyi öğrendim.
Sonra sağlıklı düşünmenin kalıpları yıkarak düşünmek
olduğunu öğrendim.

Gerçeği öğrendim bir gün...
Ve gerçeğin acı olduğunu...
Sonra dozunda acının, yemeğe olduğu kadar hayata da
“lezzet” kattığını öğrendim.

1 Haziran 2010

Allahım Sen Büyüksün.....

Sabrımızı bu son olayla taşıran israil'e, allahın azabı üzerlerine insin diye dua ediyorum....
Firavun'a indiği gibi...
(İsrailoğullarını denizi yararak geçirdik, Firavun ve askerleri zulmetmek ve saldırmak üzere onları [yarılan denizde] takip etti. Firavun denizde boğulurken, “İsrailoğullarının inandığından başka ilah olmadığına iman ettim, ben de Müslüman oldum” dedi. Ona “Şimdi mi inandın, daha önce isyan eden bir bozguncu idin” dendi. [Denizde boğulan Firavuna Allahü teâlâ buyurdu ki:] Senden sonrakilere bir ibret teşkil etmesi için, bugün senin [denizdeki] cesedini [çürütmeden] çıkarıp [sahile] atacağız. Buna rağmen insanların çoğu âyetlerimizden gafildir.) [Yunus 90,92]