LinkWithin

Related Posts Widget for Blogs by LinkWithin

29 Temmuz 2011

Astım Spreyi Orucu Bozar mı ?

Astım hastası olan ben...kafam karısık bır şekilde dolanıyorum ... Bu yazı da bozmaz derken bir kaç yerde orucun bozuldugu yazıyor.
Kime inanacağımı şaşırdım...

Başta astım olmak üzere birçok hastalıkta kullanılan spreyler orucu bozar mı?
Cevap:
Nefes darlığı çekenlerin kullandıkları ve halk arasında fıs fıs denen ilaçlar orucu bozarlar. Çünkü bunlar ağız yoluyla alınan ilaçlardandır. Fakat Din İşleri Yüksek Kurulu’nun bu konuda şöyle farklı bir görüşü vardır:

“Akciğer hastalarının kullandıkları spreyden, bir kullanımda 1/20 ml. gibi çok az bir miktar ağıza sıkılmaktadır. Bunun da önemli bir kısmı ağız ve nefes boruları cidarında emilerek yok olmaktadır. Bundan geriye bir miktarın kalıp tükrük ile mideye ulaştığı konusunda kesin bir bilgi de yoktur. Abdest alırken ağızda kalan su ile kıyaslandığında, bu miktarın çok az olduğu görülmektedir. Halbuki oruçlu, abdest alırken ağzına verdiği sudan geri kalan miktarın mideye ulaşması halinde orucun bozulmayacağı konusunda hadis (Dârimî, Savm, 21) ve İslâm bilginlerinin icmaı vardır.

Ayrıca, misvaktan bazı kırıntıların ve kimyevi maddelerin mideye ulaşması kaçınılmaz olduğu halde, Hz. Peygamber’in oruçlu iken misvak kullandığı, sahih hadis kaynaklarında yer almaktadır (Buharî, Savm, 27; Tirmîzî, Savm, 29). Diğer taraftan, “kesin olarak bilinen, şüphe ile bozulmaz” kaidesi gereğince, mideye ulaşıp ulaşmadığı konusunda şüphe bulunan bu şeyle oruç bozulmaz.

Bu itibarla astımlı hastaların, sağlığı oruç tutmalarına uygun olup başka bir hastalıkları da yoksa rahat nefes almalarını sağlamak amacıyla ağza püskürtülen oksijenli ilaç orucu bozmaz.” (22.09.2005 tarihli, “Orucu Bozan ve Bozmayan Muayene ve Tedavi Yöntemleri” başlıklı karar)

Bu da farklı bir ictihattır, amel edilebilir.

26 Temmuz 2011

Acemi Fotografçı...





Hani denize atarsın ya
Deniz kabuğunu.
Bulmak için dalarsın sonra.
Ben senin kaybolmazlığını,
Hep yanımdalığını seviyorum.

20 Temmuz 2011

Bir yaş daha aldım...

Bu yıl araba kullanmayı ve yüzmeyi öğrendim... Demek ki öğrenmenin yaşı hakikaten yokmuş anladım... Bugun bir yaş daha büyüdüm :)

8 Temmuz 2011

Gönülden Gönüle..Elden Ele...

Cansu...
Kara gözlü küçük bir kız...
bir aydır tanıyorum..
Tam bir aydır üzerin de..aynı pantolon aynı t-shırt..
Üzerin de ağır bir koku..
Annesi tarafından eğri büğrü kesilmiş saçlar..
Fotoğrafını çektim Doğa ile oynarken..
Ama yayınlamayacağım...

Anne ve baba ayrı...
Anne okullar kapanınca babanın yanına gönderiyormuş..
Sanırım o zamandan beri yıkanmıyor...
İnan abartı değil...belli yıkanmıyor..
Bize gelince elini yüzünü yıkıyorum ..
Ne zaman banyo yaptın kızım. diyorum..
Uzun zaman oldu diyor..
Banyoya sokmak yıkamak niyetim..
Ama babasından nasıl bir tepki alırım bilmiyorum...

Bugün kızımla onun için çam sakızı çoban armağanı bir kaç parça üst baş aldık..
Çok mutlu oldu gözlerin de ki sevinci görmeliydin...

Bir kez daha şükrettim halimize..ve paylaşmanın ne kadar özel bir duygu olduğunu kızım ve ben bugün de hissettik allahın izni ile....

Cansu dan neden bahsettim..
Cansu gibi çok çocuk var etrafımız da..
Yardım ediyoruz elimizden geldiğince..ama sayı arttıkça...tıkanıyorum , zorlanıyorum....

Dolaplarımı karıştırdım gecen hafta..
Ve uzun süredir kullanmadığım kıyafetleri görünce aklıma geldi bu fikir..
Bloğum da...satmaya karar verdim bu kıyafetleri...
Normalde hiç birşeyimi para karşılığın da vermem kimseye..

İçimden gelir hediye ederim , yada ihtiyacı vardır o ister..
Ama bu sefer başka..
Alacağım para ile belki bir kaç çocuğun istediği küçük şeyleri alabilir , diğer isteklerine destek olabilirim...

Senden ricam...
Destek olman..
Bloğun da duyurarak bile bana çok yardımcı olursun..
Cansu için..Cansular için....


30 Haziran 2011

Karpuz ve Sırrı....

Uzun ama okumaya ders almaya değer...ne kadarını yapıyoruz...bilmiyorum...zaman her seyi alıp götürürken...sanırım sabrıda götürüyor...


Evvel Zaman içinde Memleketin Birinde 90 yaşlarında fakat çok dinç ve genç görünümlü bir adam yaşarmış? Çevresinde bulunan herkes ona çok özenir ve sorarlarmış ' Bu gençliğin sırrı nedir' diye. İhtiyar delikanlı güler geçermiş her soruldukça bu soruya.. ama sorular sık , soranlar çoğalınca cevap vermek vacip olmuş sanki.

Düşünmüş nasıl anlatırım bu sırrımı kolayca herkese. Sonra karar vermiş tüm meraklıları yemeğe davet etmeye evine.

"Bu davette size sırrımı açıklayacağım” demiş. Herkes merakla davete gelmiş. Yemekler yenilmiş, içilmiş, sohbetler edilmiş vakit iyice gecikmiş. Ama gençlik sırrı ile ilgili tek kelam edilmemiş. Herkes konu ne zaman açılacak diye merek ederken Adamcağız huri gibi sevimli hanımına seslenmiş:

- "Hatun, şu kilerden bir karpuz getirir misin bize sana zahmet!.." Hanım hemen doğrulmuş kilere giderek kaş ile göz arasında gidip bir karpuz getirmiş. Adamcağız şöyle eliyle bir vurmuş tık tık diye sonra da:

" Bu olmamış hanım, güzel çıkmayacak, başka getirir misin bir zahmet" demiş. Hanım onu götürmüş bir tane daha getirmiş. Adam onu da bir yoklamış yine beğenmemiş.

“ Hanım sana yine zahmet olacak ama bu da olmamış başka bir tane getirir misin “ demiş, Başka istemiş?. Bu böylece üç dört sefer daha tekrarlamış.

Neyse misafirleri ve de siz Aziz okuyucuları sıkmamak için !!! Dedemiz beşincide karpuzu beğenmiş ve karpuz kesilmiş, misafirlere ikram edilmiş?. Herkes karpuzunu afiyetle yerken bizim dedecik sormuş. "Eeee ?.

Arkadaşlar iste benim gençliğin sırrı burada anladınız mı??

Herkes birbirinin yüzüne bakmış. Kimse bişey anlamamış.."Aman dede demişler nerde? Anlamadık biz bu sırrı!" Dedecik gülmüş."Efendiler" demiş "O gördüğünüz karpuz kilerde bir tanecikti, tekti. Ben hanıma git de başka getir dedikçe o kilere gidip geliyor aynı karpuzu getiriyordu. Bir kere bile "aman be adam , deli misin nesin şu tek karpuzu ne taşıttırıyorsun bana defalarca.." demedi.

Beni sizin önünüzde mahcup duruma düşürmedi. İşte ben bütün gençliğimi bu hanımıma borçluyum. Biz birbirimizi hiç başkalarının önünde zor duruma düşürmeyiz. Aile içindeki hiçbir şeyi dışarıya yansıtmayız. Hep birbirimize destek olur, dert ortağı olur, yardım ederiz. Birbirimizle ilgili olan problemleri yine birbirimize anlatırız. İyi kötü her olayı da birlikte paylaşırız.’ Demiş.
14 Haziran

Miniş Saklama Cebi...


Tam kurbaaamlık bir ürün.. :))
Bir sürü incik cincik oyuncağı var ,böyle bir çalışma etrafı epey toplardı sanırım :)

"whimsy-girl'den alıntıdır"

Bebek Giydirme Oyunu- Keçeden


"thrillinglythrifty.blogspot.com" adresi keçeden nasıl bebek giydirme oyunu yapılır onu anlatmış,bir kız annesi olarak benim çok dikkatimi çekti :)

28 Haziran 2011

Bütün Tabularımı Yıkan Kadın...


Canan Karatay ...

Bir TV proğramın da rastladım ona , günde 6 öğün yiyerek zayıflanır tabumu bir anda yıkıverdi.
Kitabını aldım KARATAY DİYETİ diye...
Şeker tüketimi ,glisemik indeksi yüksek besinler nedeni ile nasıl zayıflayamadıgımı,bel bölgem de oluşan yağlanmanın neden olduğunu ve üstesinden nasıl gelebileceğimi yazmış.

Bugün onun söylediklerini uygulamamın 4 .günü.
Bu arada kavitasyona gidiyorum 4.seansım..
Tartı 3 kilo eksık..
Yağ kaybı değil tamamı biliyorum ,sıvı kaybı da vardır emınım.
Ama tartıda rakamları eksilerde görmek beni çok mutlu etti..

Okumanı yada en azından internetten fikirlerini öğrenmen adına araştırma yapmanı şiddetle tavsiye ediyorum...

Ara ara okuduklarımdan notlar düşerim, hatta günlük menülerini yazarım..

27 Haziran 2011

Caillou

18.06.2011


Çocuklarda Caillou(Kayu) çılgınlığı ve olumsuz etkileri

Fransız yazar Christine L’Heureux ve çizer Hélène Desputaux’nun yarattığı bir çizgi kahraman olan Kayu (ya da orijinal adıyla Caillou) tüm dünyada 2-6 yaş arası okulöncesi çocuklarda tam anlamıyla bağımlılık yaratı. Kayu ilk kez Kanada’da kitap serisi olarak çıkmış ve ardından son 11 yıldır dünya televizyonlarında çizgi film serisi olarak yayınlandı. Şimdilerde Kayu, İsviçre’den Almanya’ya, İspanya’dan Dubai’ye gösterildiği 50’den fazla ülkede izlenme rekorları kırıyor ve tüm Dünya da Kayu pazarı yaratılmış.

Dört yaşındaki bir çizgi film karakterinden, miniklerin ilk idolü haline gelebilecek bir fenomenin nasıl doğduğu sorusunun cevabı Kayu’nun günlük hayatı işlemesinde ve basitliğinde saklı.

Birçok anne baba çocuklarının Caillou(Kayu) fanatiği olmalarından şikayetci durumunda. Caillou çizgi filminin çocuklar üzerinde nasıl bir etkisi olduğunu küçük çocuğu olan tüm anne babalar tecrübe etmiştir.

Anne Babalar çocukları için endişeli!

Bir anne Caillou’dan dolayı kendi kızında gözledikleri olumsuzlukları şu şekilde dile getiriyor;


“1.Karanlıktan korkmayan (henüz korkmayı öğrenmediği için) kızım, Caillou'nun karanlıktan korkması temalı bölümünü izledikten sonra korkmanın ne olduğunu öğrendi ve bizim de kendisiyle gelmesini istemeye başladı odasına giderken.
2. Yaşlanma ve ölüm temalı bölümü izleyen bir arkadaşımın kızı, kreşte sık sık annesinin yaşlandığını ve öldüğünü söylemeye başladı. Babasına sizin yaşlanmanızı istemiyorum, ölmeyin siz diyerek duygusal sahneler yaşadı ve yaşattı.
3. Kreşe giden ve kreşe alışkın olan kızım, sabahları ağlamaya başladıktan birkaç gün sonra ağlamadığı bir sabahın akşamında "anne ben artık arkadaşlarımdan utanmıyorum" diyerek beni dumura uğrattı. Biraz düşündükten ve endişeden sonra yakın zamanda izlediği Caillou'nun büyükbabasının arkadaşıyla tanışması ve "Caillou büyükbabasının arkadaşından biraz utanmıştı" cümlesi yankılandı beynimde. Daha önce sorduğu ama benim o an çok da üzerinde durmadığım "anne utanmak nedir, kötü bir şey mi?" sorusu da yine yakın zamanlarda gelen konuyla ilgili bir başka soruydu.

Şimdilik Caillou ile maceralarımız bunlar ama beni düşünmeye başladı. Verdiği mesajlar çocuklar tarafından böyle mi algılanıyor yoksa sadece benim kızım mı yaşıyor bunu diye merak ediyorum. Yine de artık Caillou izlemiyoruz biz.”

Annemizin bu endişesine kesinlikle katılıyorum. Tüm çocuklar bu mesajları bu şekilde algılıyorlar. Caillou küçük çocukların idolü haline gelmiş. Bu yaştaki çocuklar için bu kahramanın yaptığı her şey doğru kabul edilir. Zaten bu yaşta çocuklar kendileri gibi olan bu çocuktan hayatı öğreniyorlar. Fakat öğrendikleri bu hayat gerçeği yansıtmıyor.

Merkezimize gelen ailelerin yoğun talebi üzerine bu konuda yazmaya karar verdim. Ardından Kayu’nun birkaç bölümünü hem Türkiye’de yayınlandığı şekilde, hem de orijinal İngilizce dilinde dikkatlice izledim ve dikkatimi çeken ilk olumsuzlukları bbelirtmek istiyorum.

Caillou (Kayu)’nun olumsuz yanları nelerdir?

Kayu, çocuklara farklı bir kültür öğretiyor !

Çizgi filmde ilk dikkatimi çeken kültürel farklılıklardı. Çocuk sürekli annesine babasına teşekkür ediyor. “Thank you” aynen Türkçeye çevrilmiş ve “sağol” gibi daha sıcak kelimeler kullanılmamış. Öncelikle bizim kültürümüzde her şey için aile bireylerine teşekkür edilmez. Bizim duygusal bağımızda, gülümsememizde salıdır teşekkürümüz. Teşekkür resmiyetin, mesafenin göstergesidir. Teşekkür etmek çocuk ile anne baba arasına mesafe koyar. Bizim kültürümüzde sevgi bağı çok kuvvetlidir ve bireysel bir toplum değiliz.

Aynı zamanda kültürümüzde çocuklarımız bu filmde olduğu gibi adım atmak için bile anne babalarından izin istemez ve bağımsız hareket eder. Kayu nerdeyse soluk almak için bile annesinden, babasından izin istiyor, her şey için teşekkür ediyor.

Bu haliyle Kayu abartılı bir şekilde kibar bir çocuk. Biz buna çocuk değil ancak yetişkin diyebiliriz. Aslında çocuklarımız çocuk karakteri içinde bir yetişkini model alıyor. Bu durum sağlıklı değil çünkü biz çocuklarımızın bir yetişkin olmasını değil, çocuk gibi davranmasını ve çocukluğunu yaşamasını istiyoruz.

Kayu, çocuklarda benmerkezciliği geliştiriyor!

Çizgi film genç anne baba ve 2 çocuktan oluşan çekirdek ailenin hikayesinden oluşuyor. Fakat her şey Kayu’nun etrafında dönüyor. Kardeşinin istekleri, ailenin hayatı geri planda tutulmuş. Çizgi filmde benmerkezcilik ön planda yer alıyor. Kardeş sanki filmde bir dekor gibi kullanılmış. Kardeş Kayu’yu mutlu etmek için figüran oyuncu gibi. Bu durum görsel olarak da belirgin şekilde gösterilmiş. Çizgi film masal kitabı gibi duruyor. Kayu dışında diğer objeler hareket etmiyor. Kayu ve onunla ilgili kahramanlar hareket ediyor ve diğer objeler sadece hikaye kitabının sayfası gibi hareketsiz ve basit duruyor.

Kayu’da gerçek bir aile dinamiği yok!

Aile sonsuz mutluluğun yaşandığı yer değil, toplumun en küçük yapı taşıdır. Yani toplumda olduğu gibi ailede de anlaşmazlıklar çıkabilir. Çocuk toplumda yer almadan önce ailede problem çözme becerisini geliştirir. Fakat Kayu’nun ailesi öyle mutlu bir aile ki her şey hep yolunda gidiyor. Daha doğrusu Kayu’yu mutlu etmek için aile seferber olmuş. Ailede sorunlar Kayu’nun mutlu olacağı şekilde çözülüyor ve gerçekçi değil. Çocuk hiçbir şekilde hayal kırıklığı yaşamıyor veya “hayır” ile karşılaşmıyor. Kayu’nun en çılğın istekleri bile bir kılıfa uydurulup karşılanıyor. Anne baba ise hep sakin, hiç sinirlenmiyor. Mümkün mü bir annenin stesli olmaması, arada bir de olsa sinirlenmemesi? Tabi ki mümkün değil.

Çizgi filmde tozpembe bir hayat var. Eğer çizgi filmin çıkış noktası çocuğun günlük hayatı olmasa bir sorun yok. Fakat gerçek hayatı işleniyorsa gerçek yaşam gibi olmalı. Fantastik bir öykü olsa çocuk, bunların doğru olamayacağını yavaş yavaş anlar. Fakat çizgi film gerçek hayatı gösterdiğini savunuyor bu nedenle çocuklar için tehlikelidir. Çocuklar kendi anne babalarını Kayu’nun anne babasıyla karşılaştırıp eleştirebilirler. Mesela, çocuk annesine; “Anne, Kayu’nun annesi onun soğukta dışarı çıkmasına izin verdi sen bana vermiyorsun kötü annesin” diyebilir.

Kayu’da çocuklar aptal yerine konuyor!

Kayu’da hayat o kadar yavaş ve sıkıcı ki çocuğun yaptığı her şey hikaye okur gibi arka planda bir ses tarafından tarif ediliyor. Çocuğun neden sonuç ilişkisi kurmasına fırsat verilmiyor. Örneğin “kayu çamuru eline almış gülümsüyor” sahnesinde arka plandaki ses “Kayu çamuru elinde tutmaktan hoşlanmıştı” diye ne olduğunu anlatıyor. Bizim kültürümüzde çocuklar cin gibiler ve lep demeden leblebiyi anlayacak kapasitedeler. Çocuklarımızın bu çizgi filmi izlemelerine izin vererek kapasitelerini geliştirmek bir yana geriletmiş oluyoruz çünkü bu çizgi film çocukların zihinsel faaliyetlerini yavaşlatır.

Kayu’nun çizimi de berbat bir durumda. Kayu, çizgi filmde maket gibi duruyor. Kayu bir bebek gibi çizilmiş aslında 4 yaşında bir çocuk. Jest ve mimikleri anlaşılmadığı için de arka planda bir ses çocuğun yaşadığı duyguları tekrar ediyor. Ben Kayu'yu izlerken bir çizgi film izlemiş gibi değil, sanki bir masal kitabının sayfalarını yavaş yavaş çevriliyormuş gibi hissettim.

Kayu’nun eğitici bir yanı yok, ticari yanı dışında!

Kayu’nun izlediğim bölümlerinde eğitici bir yan bulamadım. Çocuklarımız günlük hayatı zaten yaşayarak öğreniyorlar. Bunları izleyerek öğrenmesine gerek yok. Çizgi film bir şey öğretmesinden çok, kötü örnek olması ile ön planda yer alıyor. Örneğin Kayu’nun kahvaltı yapması bile bir olay halinde gelmiş. Anne babanın gözü hep Kayu’nun üstünde, onun için yaşıyorlar. Kardeş ise bir kenara itilmiş. Kayu’nun Helikopter Anne Baba tanımına uyan anne babası var. İşlenen temalar tamamen gerçek dışı bir aile dinamiğini sergiliyor ve çocukları olumsuz etkileyecek niteliktedir.

Bunun yanı sırada çocuklar anne babalarına Kayu aksesuarları ve oyuncakları almaları için ısrar ediyor. Kayu pazarı yaratılmış. Her yerde Kayu ile ilgili eşyalar satılıyor ve çocuklar bunları almak için tutturuyor, ağlama krizleri yaşıyorlar.

Bütün bu olumsuzlukları sadece birkaç bölümünü izlediğimde fark ettiğim. Her bölümde farklı temalar işleniyor ve her tema ayrı ayrı analiz edilmelidir. Temaların etkisi üzerine yazımın başlangıcında annemizin kendi kızındaki gözlemlerine yer vermiştim. Buna benzer örnekleri zaten çocuklarınızda gözlüyor olmalısınız.

Anne babalara önerim Kayu’yu çocuklarına çok sık ve düzenli izletmemeleridir. Eğer çocuklar düzenli izlerlerse Kayu fanatiği oluyorlar ve onun her hareketleri model alıyorlar. Çok mecbur kalırsanız ara sıra izletebilirsiniz ama Kayu’nun çocuğunuzda bağımlılık yapmasına izin vermeyin.

Çocuklarınızın Kayu fanatiği olmaması dileğiyle,





Pedagog Sevil Yavuz

Çocuk ve Ergen Psikolojisi Uzmanı
Yorumlar
Bu yazar için henüz yorum yapılmamış
Yorumlarınızı yazmak için tıklayın >>

22 Haziran 2011

SGE Mühendislik Sekreter Arıyor...


Arkadaşlar merkez ofisi Atakent Ümraniye de olan firmamız için ,

20- 30 yaşları arasın da
İngilizce bilgisi olan
Giyimine ve konuşmasına özen gösteren
En az Lise mezunu
Word - Excel bilgisine sahip
Ofis içi eşyaları kullanabilen
Çalışma Arkadaşı arıyoruz.
Fotograflı CV'leri mail adresime gönderebilirsiniz.
Yol- Yemek - SGK
Ücret Görüşülecek.

senaydoga@gmail.com

20 Haziran 2011

Yaz Tatili :)


"Haber veremeden kaçtık kurbaamla, aniden gelişen olaylar yüzünden Haziran ayın da bir kaçamak yapalım dedik... ve kaçtık..
Ç.Kale Seddülbahirdeydik bir haftadır.
Çocuklu aileler için ideal bir yer , Bodrumun,Çeşmenin,Marmarisin keşmekeşinden uzak,rahatlıkla denize girebileceğin,tabiat ile başbaşa kalabileceğin çok güzel bir mekan...İşte fotoğraflar...;) Artık bir dişimiz eksik :)






3 Haziran 2011

Kandil ve bizim çocuklar...

Saat akşam 22:00
iki erkek çocuk , abla kandilin mübarek olsun.
Olsun ablacım olsun da ..senin bu saatte dışarıda işin ne diye soruverdim.
Hiç televizyon izlemiyormusun ,çocukların başlarına neler geliyor duymuyormusun dedim.
Mahcup güldü biri..
İki apartman ötede oturuyorum ama abla dedi.
Kaybolan çocuklar da öyle dedim.
Şeker için ,bir lira için değermi çocuklar dedim.
Kurbaamı gösterdim,bak sizlerden görüyor örnek alıyor oda şeker toplamak istiyor ,siz ona iyi örnek olacaksınız dedim.
Haklısın abla diyerek gittiler.
Haklımıyım gerçekten..
Çocukluğum da bayramlar yada kandiller ...
Mendil içine gizlenmiş şekerler , bu bahane ile ziyaret edilen komşulardı.
Ne acı şimdi çocuklara bu anıları yaşamalarının ne kadar tehlikeli olduğunu anlatıyorum.

Bu uyarıyı 6-7 çocuğa daha yaptım dün akşam..
Etkili oldumu bilinmez bir daha ki kandilde göreceğim.

Kandiliniz hayırlara vesile olsun arkadaşlarım.

31 Mayıs 2011

Guarana inceltici krem

Aldım kullandım , özellikle selülitli bölgeler de işe yaradığını söyleyebilirim.
Kullanmak isteyen arkadaşlarıma referans olması adına alttaki yazıyı paylaşmak istedim..

Rebul Eczanesi kurucusu Eczacı Mehmet Müderrisoğlu, şunları söylüyor:

‘Yemek üzere satın aldığınız bir et parçasının yağından kurtulmak için ne yaparsınız? Onu tavaya atıp ısıtırsınız. Biz de bu üründe aynı şeyi yapıyoruz. Urfa ve Gaziantep bölgesinde yetişen biberlerden elde ettiğimiz özüt sayesinde önce deriyi, tıpkı bir romatizma ilacının yaptığı gibi ısıtıyoruz. Daha sonra, ürünün içinde bulunan Le-Carnitin ve guarana sayesinde derialtında bulunan yağların erimesini sağlıyoruz. Ürünün içindeki buğday özü, lesitin ve Hindistan’da yetişen bir bitkinin eksraktı ile bölgedeki derinin buruşmasını engelliyor.’

Mehmet Müderrisoğlu, profesyonel bir masajla ürünün yarım saat içinde 1.5-5 cm’ye kadar incelme sağlayacağını da iddia ediyor. Müderrisoğlu ürünü özelikle bel ve basen bölgesi için öneriyor. Müderrisoğlu, ürünün yüzde kullanılamayacağını ancak bu konuda çalışmaları olduğunu da belirtiyor.

26 Mayıs 2011

Çocuklar da HİPOGLİSEMİ

Faydalı bir yazı , bloğum da bulunması yararlı olur diye düşündüm. Bu konu ile ilgili anlaşılır yazı bulmak zor...


Çocuklar da HİPOGLİSEMİ

Hipoglisemi nedir? Hipoglisemi kan şekerinin normal sınırların altına inmesine denir (<65 mg/dl). Kan şekeri normalin altına düştüğünde beyin ve vücut hücrelerinin yeterli şeker alamamasına bağlı olarak bazı bulgular ortaya çıkar

Hipogliseminin belirtileri:

Solukluk, soğuk terleme

Titreme

Çarpıntı

Dudaklarda, parmaklarda ve dilde uyuşukluk

Huzursuzluk

Açlık hissi ve bulantı

Halsizlik, yorgunluk

Düşünememe, hafıza bozulması

Sarhoş gibi konuşma

Denge kuramama, koordinasyon bozukluğu

Başağrısı, kafa karışıklığı

Davranış değişikliği

Çift ve bulanık görme

Bilinç bozukluğu, bayılma

Havale geçirme

Kan şekeri devamlı yüksek seyreden hastalarda bazen şeker düzeyi çok düşük olmadan da hipoglisemi bulguları ortaya çıkabilir. Örneğin kan şekeri hep 200 ün üzerinde seyreden birinde kan şekeri birdenbire 80-90 a düştüğünde bu değerler normal olmasına rağmen hipoglisemi belirtileri görülebilir. Bazen ise kan şekeri düşük olmasına rağmen çocukta o anda herhangi bir belirti görülmeyebilir. Ancak kan şekeri düşüklüğü uzun süre devam ederse yukarıda sayılan belirtiler mutlaka görülecektir. Hipoglisemi belirtilerini ve yapılması gerekenleri çocuğun okuldaki öğretmenine de öğretmelisiniz.

Yukarıda sayılan hipoglisemi belirtileri hissedildiğinde hemen süratle kan şekeri ölçülmeli ve düşük olduğu saptanır ise kan şekerini yükseltmek için şekerli sıvılar veya şeker veya glukoz tableti verilmelidir. Eğer kan şekeri ölçme imkanı yok ise veya hasta uykuya eğilimli ise hemen şekerli içecek verilmeli kan şekeri bakılması ile vakit kaybedilmemelidir. Kan şekerine acil durum geçer geçmez bakılmalıdır.

Hipoglisemi sırasında neler yapılmalı?

Hipogliseminin tedavisi:

a-Hafif hipoglisemide: 0-6 yaş arası 5 gr (1 kesme şeker)
6-12 yaş arası 10 gr (2 kesme şeker)
12 yaş üzeri 15 gr (3 kesme şeker)

Şekerli su olarak içirilir veya ağızda eritilir. Bu amaçla glukoz tabletleri de kullanılabilir. Bunun dışında meyve suları, diğer şekerli içecekler (normal gazoz, kola vs), şekerlemeler kısacası şeker içeren herşey hafif hipogliseminin tedavisinde kullanılabilir. Eğer 15-20 dakika sonra hala kendini kötü hissediyorsa aynı miktar tekrar alınmalıdır.

Diyet içecekler hipoglisemi tedavisinde kullanılmaz. Hipoglisemi anında çikolata ve dondurma gibi tatlılar kullanılabilir ise de bunların içerdiği yağ mide boşalmasının gecikmesine neden olacağından kan şekerini şekerli sıvılara gore daha geç yükseltir.

Kan şekeri yükseltildikten sonra yeniden düşmesini önlemek için:

Bir çay bardağı veya su bardağı süt verilir.

Ara veya ana öğün saati ise bu öğün hemen yenir.

Bunlar yapıldıktan sonra kan şekeri tekrar kontrol edilir ve çocuk bir süre istirahat ettirilir.

b-Ağır hipoglisemide:

Çocukta hipoglisemi sonucu bilinç kaybı (baygınlık) veya havale geçirme (nöbet) var ise buna ağır hipoglisemi diyoruz. Bu durumda:

Çocuğa ağızdan birşey verilemez (çünkü boğazına kaçarak solunum yolunu tıkayabilir).

Bilinci kapalı hipoglisemik çocukta yanağın içine süzme bal, tanesiz reçel sürülmesi yararlı olabilir.

Glukagon iğnesi hemen kas içine yapılır. Glukagon 6 yaşından küçük çocuklarda yarım, 6 yaşından büyük çocuklarda tam olarak bacaktan kas içine yapılır ve çocuk en yakın hastaneye götürülür. Glukagon genellikle kan şekerini 15 dakika içinde yükseltir.

Bu arada çocuk kendine gelmiş ve bilinci açılmış ise ağızdan şeker ve sonrasında ara öğün veya süt verilir.

Eğer glukagon etki etmemiş ise hastanede damardan şekerli serum verilerek kan şekeri normale getirilir.

Glukagonun etkisi 30-60 dak biter. Sonrasında glukagonun etkisi ile bulantı görülebilir.

Hipoglisemi niçin olur: Diyabetli kişilerde Hipoglisemi insulin, beslenme ve egzersiz arasındaki dengenin değişik nedenlerle bozulması sonucu görülür.

İnsülin fazlalığı (Çocuğa ihtiyacından fazla insülin verilmesi, yanlışlıkla yüksek doz insülin yapılması vs)

Ana veya ara öğünlerin atlanması, geciktirilmesi veya öğündeki yiyeceklerin tamamen tüketilmemesi, kusma veya ishal gibi nedenlerle alınan besinlerin yetersiz kalması

Aşırı aktivite (normal günlük aktivitenin dışında yapılan olağan dışı aktivite veya egzersiz) durumlarında hipoglisemi gelişebilir.

Bacağa enjeksiyon sonrası aşırı egzersiz yapılması.

Enjeksiyon sonrası sıcak banyo veya sauna.

Hipogliseminin oluşmasını nasıl önleyebiliriz:

Diyabetli bir çocukta zaman zaman hafif dereceli hipoglisemi görülmesi kaçınılmazdır. Ancak aşağıdaki tedbirlere dikkat edilirse hipogliseminin daha az görülmesi ve daha hafif geçmesi mümkündür:

Öğünler zamanında yenmelidir, geciktirilmemeli veya atlanmamalıdır.

Öğünlerde karbonhidratlar mutlaka bitirilmelidir.

İshal ve kusma durumlarında kan şekerine sık sık bakınız ve hipoglisemi var ise ağızdan şekerli sıvılar veriniz ve doktorunuz ile görüşerek insülin dozlarınızı azaltınız.

Olağan dışı ve aşırı aktivitelerden (sportif karşılaşma, yüzme, pikniğe gitme vs) önce kan şekeri ölçülmeli ve kan şekeri düşükse ek bir ara öğün verilmelidir.

Böyle aşırı aktif bir günde egzersiz sonrası ve gece kan şekeri ölçülmeli ve gerekirse ek bir ara öğün verilmelidir.

Beden eğitimi, Jimnastik derslerinden önce ek bir ara öğün almalıdır.

Aşırı aktif geçeceği önceden bilinen bir günde (örneğin pikniğe gitme gibi) insülin dozlarında % 10-20 lik bir azaltılma yapılabilir.

Gece hipoglisemisinin önlenmesi

Yatmadan önce kan şekerine bakılması ve KŞ 110 mg/dl’nin üzerinde olması önerilir. KŞ 110 mg/dl’in altında ise sandviç veya ek ara öğün alınmalıdır.

Akşam yemeğinde kepekli ekmek gibi posa içeren yiyeceklerin yenmesi.