LinkWithin

Related Posts Widget for Blogs by LinkWithin

9 Eylül 2009

SIK SORULAN SORULAR

Küçük bebekleri olan teyzelerimin faydalanacakları bu yazıyı senin de okuman için hemen paylaştık .


Sık Sorulan Sorular ve Cevapları

1.Pnömokok Aşısı

Pnömokok zatürrie, menenjit, orta kulak iltihabı ve sinüzit gibi çocukluk yaş grubunda sık görülen enfeksiyon hastalıklarına neden olur. Pnömokok hastalıkları sıklıkla iki yaş altındaki çocuklarda görülür. Mikroorganizma damlacık yoluyla havadan alınır. Pnömokok hastalıklarına karşı geliştirilmiş olan aşı “Amerikan Pediatri Akademisi” ve “Dünya Sağlık Örgütü” tarafından tavsiye edilmektedir.

İki çeşit pnömokok aşısı vardır. Bunlardan “konjuge pnömokok aşısı” iki yaş altındaki çocuklara da yapılabilirken, “polisakkarit pnömokok aşısı” ise iki yaşından büyük çocuklara yapılabilmektedir.

- Normal koşullarda aşı 2-4 ve 6. aylarda olmak üzere 4-8 hafta aralıklarla yapılır. Aşının 12-15. aylarda 4. dozu yapılmalıdır.

- Eğer bebek bu şemaya göre aşılanmamış ve ilk aşı 7-11 aylar arasında yapılacak ise 3 doz olarak uygulanır. İlk iki aşı arasında 4-8 hafta ara olmalıdır. Üçüncü doz ise bir yaşından sonra yapılmalı ikinci aşıdan sonra 8 hafta geçmesi sağlanmalıdır.

- Eğer aşılama 12-23 aylar arasında yapılacak ise 2 doz yeterlidir. Aşılar arasında en az iki ay geçmiş olmalıdır.

- İki yaşından büyük çocuklara pnömokok aşısı sadece bir doz olarak uygulanır.

2. Konak

Konak bebeğin saçlı derisinde görülen bir deri hastalığıdır. Saç diplerinde beyaz-sarı renkli az veya çok ince veya kalın bir tabaka oluşur. Bu yaygın olabileceği gibi bıngıldak etrafında yoğunlaşabilir. Zaman zaman dahaa ince tabaka kaşlarında da gelişebilir. Temizlikle pislikle ilgili değildir.

1. Bebeğiniz için kullandığınız şampuanı değiştirin.

2. Saçını yıkarken çok az miktarda şampuan kullanın.

3. Saçını çok iyi durulayın.

4. Eğer konak tabakası gelişmiş ise, öncelikle mevcut tabakanın temizlenmesi gerekir. Bu amaçla, banyodan bir saat önce zeytinyağı veya sıvı parafin ile saçlı deriyi masaj yaparak yağlayın.Yumuşaması için bir saat kadar bekleyin. Daha sonra sık dişli bir tarakla konak tabakasının kalkmasını sağlayacak şekilde hafifçe bastırarak tersine doğru tarayın. Daha sonra da saçlı deriyi yıkayın. Bir defa uygulama ile tüm tabakanın kalkmasını sağlamak mümkün olmayabilir. Bu uygulama haftada 3 defa yapılmalı tüm sebore tabakasının temizlenmesi sağlanmalıdır.

Herşeye rağmen konak temizlenmiyor ise, bu durumda bir hekimin görmesinde ve tedavi etmesinde yarar vardır.

3. Uyku Düzeni ve Düzensizliği

Sık sorulan sorulardan biri de uyku düzensizlikleridir. Normal koşullarda ilk iki ay bebeğin uyku düzeni çok değişkenlik gösterir. Bebeğin beslenmesinde karşılaşılan güçlükler ve özellikle de “infantil kolik” dediğimiz gaz sancıları uyku düzenini çok bozar. Bu dönemde sabırlı olunmalıdır. Sonraki dönemde her bebek kendi düzenini kurar. Genellikle ilk 6-9 aylık dönemde bebekler günde iki defa 2-3 saatlik dönemlerde uyurlar. Bebek büyüdükçe uyku süresi azalır. Bazı bebekler günde iki defa değil bir defa uyumaya başlarlar.

Akşam bebeğin ne zaman uyuyacağı ise yine değişkenlik gösterir. Bazı bebekler son öğünden sonra sabaha kadar uyanmadan uyurlar. Ancak bu daha az sayıda bebeğin başarabildiği bir durumdur. Genellikle gece saatlerinde de bebekler 2-4 saat aralıklarla uyanıp emmek isteyebilirler. Büyümeleri için bu normal bir durumdur.

Dokuzuncu aydan sonra ise bebek sabaha karşı uyanıp oynamak ister. Bu özellikle çalışan anne çocuklarında görülse de her bebek bu eğilimi yaşayabilir. Yine özellikle anneden ayrı odada uyuyan bebeklerde daha sık görülür. Bu durumda ne yapılacağı anne-babalık ile ilgilidir. Kimi bebeği ile aynı odada uyumaya devam ederek bu sorunu aşar. Kimi de bebeğini odasına ve hatta yatağına alarak uyumasını sağlar. Doğal olarak istenilen bebeğin kendi odasında uyumasına devam etmesi olsa da bu eğilim atlatılıncaya kadar bebeğin anne ile aynı odayı ve yatağı paylaşmasında da sakınca yoktur. Burada ne yapılacağı ile ilgili karar anne-babalık ile ilişkilidir.

4. Kabızlık

Yaş grubu ve kullanılan besinin özellikleri günlük dışkı sayısını değiştirir. Bebekler anne sütü aldıkları dönemde günde 6–8 defa yumuşak dışkı yapabilirler. Bu durum ishal olarak algılanmamalıdır. Önemli olan bebeğin bu koşullarda büyümesini uygun ölçülerde sürdürmesidir. Ancak yine anne sütü alan bebeklerin günde bir defa veya iki günde bir defa dışkıladıklarını da biliyoruz. Bu nedenle kabızlık tanımında da dikkatli olmak gerekir. Bebeğin alışılmıştan daha sert ve/veya ağrılı ve/veya seyrek dışkılaması kabızlık olarak düşünülebilir.

Bebekler büyüdükçe tükettikleri besinler de değişkenlik göstererek artar. Genellikle günde bir veya iki günde bir dışkılamaları beklenir. Günde üç defaya kadar dışkılaması normal karşılanmalıdır. Haftada üçten daha az dışkılaması, dışkılarken zorlanması, ağrı çekmesi ve sert dışkılaması durumunda kabızlık söz konusu olur.

Eğer kabızlık iki haftadan daha uzun sürecek olursa bu durumda kronik (uzun süreli) kabızlıktan söz edilir.

  1. Erken süt çocukluğu döneminde kabızlık görüldüğünde inek sütüne bağlı kabızlık öncelikle hatırlanmalı ve inek sütü proteini allerjisi araştırılmalıdır.
  2. Bazı çocuklar ise daha önce dışkı yaparken zorlandıkları durumda canlarının yandığını veya rahatsız olduklarını bilerek bekletirler. Sıklıkla bebeklerde bu durum çok görülür. Bu durumda dışkı daha da su kaybederek sertleşir ve çıkarılmaları sırasında daha çok sıkıntı yaratırlar
  3. Süt çocuklarında kabızlığın en önemli nedeni yeterli sıvı ve lifli besin tüketmemeleridir. Tükettiği besinlerin liften zengin olması önemlidir. Sebze ve meyveler liften zengin besin gruplarıdır. Ancak çocuklar genellikle bunları sevmezler. Günde iki porsiyon meyve, üç porsiyon sebze yenilmesi ideal uygulamadır. Ancak çocuklarda bu miktarlarda sebze-meyve tüketimini sağlamak gerçekten çok zordur. Makul ölçülerde ve baskı yaratmadan tüketmeleri için gayret edilmelidir. Bol su içmelidir. Kuru erik veya kayısı kompostosu veya marmelatı da kabızlıkta mutlaka denenmeli ilaçtan önce doğal lifli besinlerden yararlanılmalıdır. Kabız olan bebeklere sıklıkla zeytinyağı içirilir. Ancak zeytinyağı ince bağırsaklardan geçerken emildiği için kalın bağırsaklardaki dışkıyı yumuşatamaz.
  4. Diğer bir önemli neden de dışkı yapmak için tuvalete gitmemeleri ve dışkılamayı ertelemeleridir. Çocuklar, sıklıkla kaka yapma ihtiyaçları geldiğinde oyuna ara vermemek veya ailenin birlikte bulunduğu ortamdan ayrılmamak için kakalarını tutarlar ve bu dışkılama hissinin geçmesini beklerler.
  5. Eğer kabızlık tuvalet eğitimi sırasında başlarsa bunun çocuğun yaşadığı baskı ve strese tepki olarak geliştiği düşünülür.
  6. Erken yaş gruplarında eğitim kurumlarında tüm gün vakit geçiren çocuklarda kabızlık daha sık görülebilir. Bu durum, tuvaletin fizik koşullarından kaynaklanabilir. Temiz olmaması, tuvalet kâğıdının olmaması gibi nedenler çok sık olarak dile gelir.

Daha sonraki dönemlerde kabızlığın önlenmesinde ve tedavisinde tuvalet disiplininin geliştirilmesi önemli bir başlangıçtır. Dışkılama duygusu olsun ya da olmasın çocuk mutlaka günde iki defa aynı saatlerde tuvalete oturmalı ve en az on dakika gibi makul bir süre dışkılama için gayret etmelidir. Çocuklarda tuvalet eğitimi için en uygun zaman çocuktan çocuğa farklılık gösterir. İki yaşından önce söz konusu olmamalıdır. Üç yaşından sonra nörolojik olarak dışkıyı tutmayı öğrenebilecek hale gelirler. Bu durum dört yaşına kadar gecikebilir. Acele edilmesi ve baskı yapılması kabızlıkla sonuçlanabilir.

Fitille veya anüsün derece veya değişik yöntemlerle uyarılması ve bebeğin dışkı yapmasının sağlanması çok tercih edilmez. Çok çaresiz kalındığında kullanılabilirse de sık sık uygulanmamalıdır.

Ayrıca kabızlığa neden olan hastalıkların varlığı da akıldan çıkarılmamalı, uzun süreli kabızlık durumunda hekime bu nedenle danışılmalıdır. Bu önerilerin işe yaramadığı sorunun bir hekim tarafından değerlendirilmesi çok yerinde olur.

*alıntıdır.

8 Eylül 2009

İÇİMDE Kİ YOLCULUK VE LÖSEV

Sevgili Funda iyilikler çarşısı ile ilgili organizasyon resimlerini paylaştı bloğun da,göz yaşlarımı yine tutamadım ben.

Yüzleri maskeli olsa bile gözlerin de ki o sevinci görmemek imkansız o minik meleklerin. Allahım şifalar versin herbirine..Ramazan ayı için de verilmesi gereken fitrelerimizi en faydalı şekil de kimlere verebileceğimiz Fundanın sayfasın da.

Lütfen bir kaç dakikanı ayır ve paylaş sevdiklerinle..

KUKLA SEBZELER

Sebze yemeyen ben ,sanırım bu kuklalar sayesin de afiyetle sebze yemeye başlayabilirim :) Annemin acilen bunları yapması lazım :)

KUKLA FİL..

Fil şeklinde ki kuklanın şablonu bu. Sanırım keçeden yapılıyor yada ben öyle tahmin ediyorum. Arşivlerden çıkan faydalı bir paylaşım :)




* ALINTIDIR

7 Eylül 2009

Mutasyona uğramış Kaplumbağa :)

Benim minik kurbam :) kaplumbağaların dan ilham almış ve hamurdan kaplumbağa çalışması yapmış. Tekrar yaparmısın kameraya alalım arkadaşların da detaylarını görsün dedim..
ve sonuç :)

Dün Akşamdan bir kare :)

Dün akşam Beril'ler bize geldi .Levent amcam çok güzel bir fotoğraf makinası almış , kocamaaann :) Annem çok meraklı ya fotoğraf çekmeye :)Başladı bizi çekmeye..

6 Eylül 2009

1 Kitap 1 Çocuk

Çok güzel bir sosyal sorumluluk projesinin duyurusunu yapmaktan mutluluk duyuyorum..
------------------

Degerli Meslektasim;

20 kisilik bir okul onceci ekibin uzerinde 10 aylik calismasi ile ortaya cikan “Yaratici Cizgiler” kitabimiz size sinifinizda farkliliklari yasatmak icin artik hazir.

Klasik cizgi birlestirme kitaplarinin cok otesinde yaraticiligi ve sorgulama yetisini gelistiren kitabimiz ile cocuklarin cevrelerine daha farkli bakmaya basladiklarini kisa zamanda gozlemleyebilirsiniz.

El yazisina uygun temelleri vermek icin cocugun bilek ve parmak kaslarini destekleyen cizgi stilleri, 300’u askin yerli ve yabanci kaynak taranarak olusturulmus ve basitten zora sistemi ile siralanmistir. Ayrica kitap icinde yer alan tekrarlar sayesinde ogrenilen bilgiler icin olumlu pekistirec olusturulmustur.

Calisma sayfalarimizda goreceginiz gibi "Yaratici Cizgiler” kitabimizda nadiren "cizgileri birlestirelim "yonergesi yer verilmistir. Bu dusuncemizdeki amacimiz yaratici dusunceyi tetiklemektir.

1 KITAP 1 COCUK

Alacaginiz her 1 kitap Ocak 2010’dan itibaren Okul Önceciyiz Biz uzerinden tespiti yapilacak okullara kirtasiye malzemesi destegi olarak donecektir.

Degerli Meslektasim; Simdi okul oncesine destek zamani hem sinifinizdaki/okulunuzdaki cocuklar kaliteli bir kitapla egitim alsin hem de sizin araciliginizla yasitlarina destek olsun.

Haydi Okul Onceci, 1 KITAP 1 COCUK

Talep Formu: (Kitap Talebi icin asagiyi doldurup maili yanitlamaniz yada http://www.okulonceciyizbiz.org.tr/kitap-on-talep/ adresinden formu doldurmaniz yeterlidir.

Adınız-Soyadiniz:
Telefon No:
il:
ilce:
Okul Adi:
Okul Adresi:
Talep Sayiniz
Varsa Dusunceleriniz:

telefon ile bilgi almak ve sipariş vermek için lütfen
Ceren hanım;0554 277 56 22
Özlem hanım;0506 598 49 31
Saygilarimla


Tamer UZUNEROkul Oncesi Ogretmeni Okul Onceciyiz Biz - Okul Oncesi Ogretmenleri ve Ogrencileri Dernegi Baskani www.okulonceciyizbiz.org.tr

5 Eylül 2009

Behçet Uz Çocuk Hastalıkları Onkoloji kliniği..

Bu konuyu Deniz Kabuğu blogun da görünce ben ne şekil de destek olabilirim diye sordum kendime , ilk önce seni bu projeden haberdar etmeliydim sonra çocukların kitapları nedenli sevdiğini düşündüm , bayrama kadar hem aldığım hem de kızıma okuyup özenle sakladığım kitapları aşağıda bulunan adrese ulaştırmalyım fikri geçti aklımdan..

Sende elinden geleni yaparsın bilirim.. fazla söze gerek yok bu yüzden..


Ellerini yüzüne kapatmış,annesinin arkasına saklanıyordu odaya girdiğimde.Tam çıkıyordum az önceki mahçup delikanlının annesi hemşire hanım biraz önce kolidorda balon verdiğinizi gördü çocuğa bizimkine de verirmisiniz varsa dedi.

Bizim mahçup küçük prense baktım hadi atla bakalım dedim yataktan,tut elimi sana da balon bulalım bakalım varmıymış dedim.Tüm mahcubiyetini bir kenara atmış çocuk sevinciyle yanıma geldi.Elleri avucumun içinde kaybolacak kadar minikti ama hala mahcubiyetini koruyacak kadar mağrur bir kalbi vardı.Uzun kolidoru yürüdükten sonra labaratuvara girdik elime eldiven kutusundan bir tane eldiven aldım.Küçüğü sedyeye oturttum.Balonu şişirdim,şişirdim sanki balon büyüdükçe çocuğun sevinci de çoğalıcak sandım.Küçüğüm heyecanlıydı ve balon yapan bir hemşire görmediği için biraz da şaşkındı.

Eldiven balonun baş parmak dışındaki parmaklarını bağladım saçları oldu,kaş,göz yaratıcılığınıza kalmış artık,yüzünü de boyadım tamamdır..Balonu verdiğimde keşke ona sağlığınıda verebilseydim geriye diye düşündüm.Kolidorda elinde balonuyla koşarken havalanacak sandım bir an o kadar mutlu görünüyordu ki..Ona küçücük bir mutluluğu kısacık zaman diliminde de olsa yaşattığım için sevinmelimiydim yoksa gerçekleri bildiğim için üzüntüye mi kapılmalıydım.Tam bir duygu karmaşasıydı o an yaşadığım...

-Hemşire abla şu kabloları ve serumu biraz çıkartır mısın hem lavoboya gideyim hem de su alıp geliyim aşağı kantinden.Hayır dedim biraz sert bir ses tonuyla.Tedaviye ara veremeyiz ama başka bir çözüm bulabiliriz dedim.Hem senin yakınların nerde,kimsen yok mu dedim niye tek başınasın diye sordum.Var ablacım ama babam köyde çiftçi,annem de öldü babam köyden otobüse bindirdi tedaviye geldim beş günlük dedi.Ben ne diyeceğimi şaşırdım genç delikanlıya bakarken sorduğuma biraz da pişman bir biçimde kızdım kendime..

Odadan çıktım ve kantini aradım bir şişe su rica ettim su gelince tekrar küçük delikanlının odasına girdim.Al bakalım su işini hallettik diğerlerini de ayarlarız dedim.Teşekkür etti ve bir saniye hemşire abla dedi odadan çıkmama ramak kala.Döndüm cebinden bozuk paraları çıkartmıştı ve bir araya getirmeye çabalıyordu.Ellerini tuttum ve avcunu yumdum hadi suyunu iç dedim bu benden ve bir ihtiyacın olursa çekinmeden bana söyleyebilirsin dedim.Yüzü pembeleşmişti...

Bunları neden mi anlatıyorum.Hergün nicesini yaşadığımız belki de tanık olduğumuz-olamadığımız yaşanmışlıklar mümkün.Burda sizlere pratik yemek tarifleri,moda resimleri,gösterişli fotoğraflar,yazılar yazmak isterdim.Ama önümüz bayram ve Onkoloji de hayat başka bir akar.Sevinç balonlarını kucaklamayı bekleyen minik ama sevgi dolu kalpler sizlerden gelebilecek yardımları bekliyorlar.

Yüreği güzel arkadaşım Elçin'in beni desteklemesi ve bu konudaki hassasiyeti ile bu yazıyı yazdım.Şimdi sıra sizde İzmir'de Ege için bölge hastanesi olarak geçen Behçet Uz Çocuk Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi Onkoloji kliniğinde yatan ve tedavileri süren miniklerimiz için bayramın yaklaştığı şu günlerde sizde küçük bir sevinç yaşatmaya ne dersiniz..Şimdi sıra sizde...

Geleceğimiz,çocuklarımız için bende varım diyorsanız iletişim adresinden ve mail adresinden bana ulaşabilirsiniz.

Saygılarımla...

Adres:
Behçet Uz Çocuk Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi
Alsancak/İZMİR
e-mail: eminealbayrak79@gmail.com
Tel: 554 907 72 65

Engelsiz Dünyam ve Noengel...


Ben bu blogu , bu blogun sahibininin yüreğini , için de barındırdığı her konuyu , her harfi seviyorum.
Sabah sabah gözyaşlarıma hakim olamadığım yazı , sevgili Engelsiz Dünyam blogundan..
*resim alıntıdır..

Kim engelli ? Engel ne ?

Bu isyan..! şiir değil,kafiyesi ölçüsü yok.
İnsanlık ayıbına isyan, acı ile minnetin beraber baktığı gözlere utancımız..
Eğilmesi gereken başların yerde araması gereken parça parça insanlık kırıntıları...

Sıcak, ağustos sıcağı. Antalya da şehir dışı semtlere giden bir yol üstü,dolmuş durağındayım. Biraz ileride iki kişinin konuşmaları duyuluyor.
’’ aaabee yiimii beşş,eli yediii onaa binnecemm.paa vaar.Bee paa varr’’
’’Ben yabancıyım diyor,uzaklaşıyor öteki’’ hızla uzaklaşıyor,spastik engelli gencin yanından..

Elleri istemdışı hareketlere mahkum gencin dur işareti yapabilmesi yetmemiş dolmuşların onu yolcu olarak almaları için..

Sıcakta terden sırılsıklam buruşuk gömleği pantolonunun içinde düzgün duramıyor her el kaldırışta tekrar çıkıyor dışarı..kapatamadığı parmakları utanmayı biliyor. O sıcakta,açılan göbeğini örtmeye çalışıyor.

İşte yine başladı ciğer yangınım, yaklaştım.. ona doğru gelişim yüzüne umut ışığı yaktı sanki.
’’Nereye gideceksin ben seni bindireyim ’’ dedim.
Gözlerinde o masumiyetin, o çaresizliğin minnetin ifadesi, ancak görülmeli idi anlatmaya yetmez kelimelerim..
’’Almıyoola abaa neeniköyyy yiimiibeşşş eliyediii binnecee paa vaa meeenii...’’ Anladım.. ben anladım seni götürürüm merak etme dedim.

Kalbim de yine aynı sızı..cebinden çıkartıp elinde tutmaya çalıştığı bozuk paralar,kapatamadığı parmak aralarından kayıp yere düşüyor,o almaya çalışırken diğer paralar aynı akibete uğruyordu.Topladım gömlek cebine koydum hepsini..ellerimi öpmek istediğini farkettim başını ellerime doğru eğmesinden..

O sırada dolmuş yanaştı durağa,önce onu bindirdim sonra ben,bakışlardaki anlam açıktı..ne işi vardı benim gibi şık bir bayanın üstübaşı hırpani üstelik parmakları gergin sürekli açık duran bu gençle..

Onu boş yere oturttum.Ayakta devam edeceğim yolculuğuma..
Gözleri yine bende sen otur dercesine..
’’Yok yavrum otur sen ben yakında ineceğim ’’dedim.
O hemen elindeki paraları düşürmeden şöföre uzattı..ben iki sıra arkada ona yetişemeden..
paa vaa dedi. verdi.
Şöför parayı alırken bana döndü yüzünde garip hayret ifadesi
’’ abla bu senle mi nerde inecek ’’
Cevap verdi kelimelerin bir araya gelişindeki tüm zorlanmasına rağmen
’’’ neenikööy ’’dedi..
bana döndü yine o bakış o dudaklarımı ısırmama,gözyaşlarıma şimdi akma ne olur diye yalvarmama sebep olan bakışı ile
’’ aabaa neen paa veeme benn veedimm.....’’ sseen oollmaazzaan allmasdıı beeni aabalaar .. artık tutamam..bıraktım...çığlık çığlığa aksınlar..
evet aksın hemde insanlar duya duya..utana utana aksın...gözlerimden çağlayan yaşlara şaşkın bakıyor dolmuş ahalisi.. ’’Şaşırmayın,o bir insan utanmayı,teşekkürü,yardımlaşmanın değerini,minnetini ifade etmeyi bilen bir insan..sizlerden tek farkı görünüşünde,belki ellerinde,ayaklarında.. ama eminim bir çok insanda olmayan bir yüreği var..kim engelli iyi bakın o mu yoksa onu bu halde diye dolmuşa almayan sıcakta dumasını umursamayan yada görüntüsünden ürken sizler mi..hiç düşündünüz mü bu delikanlı ailenizden biri olsaydı neler yaşadığını, yapmak isteyip de yapamadıklarına duyduğu acılarını..ya da bir çocğunuz ömür boyu sizin bakımınıza muhtaç olsaydı ne yapardınız..ondan da böyle uzak kalmak istermiydiniz..peki sizin ne garantiniz var..sağlıklı olmaya kontrat mı yaptınız....’’

Dolmuşda sesimin yankısını son sözlerimde farkettim. Kimsede cıt yoktu.
Bütün başlar yerde,kaybettikleri insanlık kırıntılarını arıyorlardı belki de. İnerken ona baktım,açık tek parmağı gözünü silerken diğeri ile gülümsüyordu...
güle güle yavrum senden özür diliyoruz....


Engelli olmak bir seçim değildir.O kendi seçimini kendi yapar. Peki bu yaşam savaşında sizin çevrenizdeki engelli insanlara bakışınız nedir.
Yardım ediyorsanız,seviyorsanız onların farklılıkları sizin için ne anlama geliyor. Onlardan korkuyorsanız,ürküyorsanız bunun sebebi ne...lütfen düşünün...hiç kimsenin ne ölüm ne de engelli olmamak konusunda güvencesi olamaz.. her an her şey olabilir,yaşanabilir hayat bu.. kimin başına ne gelecek...kim bilir...

Namaz Kılmayı Öğreniyorum...


Bu site sayesin de sanırım bir çok isimin hayır duasını alacağım , Namaz kılmayı bilmeyenler için o kadar güzel bir proğram yapılmış ve dualar o kadar güzel bir şekil de okunmuş ki bunu mutlaka seninle paylaşmam gerektiğini düşündüm. Namaz Kılmayı Öğrenmek istiyorsan eğer bu sayfa senin için bulunmaz nimet.

4 Eylül 2009

Hafıza Açma Duası..

Doğa " dua ediyorum " kitabından yeni bir dua öğrendi bunu yazacağım sırada aşağıda gördüğün duayı da eklemeye karar verdim.. Umarım faydalı bulursun..
Doğa'nın öğrendiği dua..

" rabbi yesir ve la tuassir rabbi temmin bil hayr amin "





HAFIZAYI AÇMA DUASI


Hz. İbnu Abbas (ra) anlatıyor: “Hz. Ali İbnu Ebi Talib (ra) Resulullah (as)'a; “Ya Resulullah! Kur’an göğsümde durmayıp gidiyor. (Ondan ezberlediklerimi hemen unutuveriyorum) ” dedi.

Resulullah (asm) da ona şu cevabı verdi: “(Bu meselede) ALLAH’ın sana faydalı kılacağı ve (öğrettiğin vakit) öğrettiğin kişinin de istifade edeceği sözler öğreteyim mi?”

Hz. Ali (ra); “Evet, annem-babam sana feda olsun bana öğret!” dedi.

Bunun üzerine Hz. Resulullah (as), şu tavsiyede bulundu: “Cuma gecesi (perşembeyi cumaya bağlayan gece) olunca, dört rekât namaz kıl. Birinci rekâtta Fatiha ile Ya-Sin Suresini, ikinci rekatta Fatiha ile Duhan Suresini, üçüncü rekatta Fatiha ile Ha-Mim Tenzilü-Secdeyi (Fussilet Suresi) , dördüncü rekâtta ise Fatiha ile Tebareke’l Mufassal’ı (Mülk Suresi) oku.


Teşehhüdü bitirdiğinde de ALLAH’a hamd et, ona senada bulun, peygamberlere (aleyhimusselam) salât oku ve müminler için istiğfar et.[1] Sonra da şu duayı oku:


اَللَّهُمَّ ارْحَمْنِى بِتَرْكِ الْمَعَاصِي اََبَداً مَا أَبْقَيْتَنِى وَارْحَمْنِى مِنْ أَنْ أَتَكَلَّفَ مَالاَ يَعْنِينِى وَارْزُقْنِى حُسْنَ النَّظَرِ فيمَا يُرْضِيكَ عَنِّى. اَللَّهُمَّ بَدِيعَ السَّمٰؤَاتِ وَاْلأَرْضِ ذَا الْجَلاَلِ وَاْلإِكْرَامِ والْعِزَّةِ الَّتِى لاَ تُرَامُ أَسْأَلُكَ يَا اَللهُ يَا رَحْمٰنُ بِجَلالِكَ، وَنُورِ وَجْهِكَ اَنْ تَلْزِمَ قَلْبِى حِفْظَ كِتَابِكَ كَمَا عَلّمْتَنِى وَارْزُقْنِى اَنْ اَتْلُوَهُ عَلَى النَّحْوِ الَّذِي يُرْضِيكَ عَنِّى وَاَسْئَلُكَ أَنْ تُنَوِّرَ بِالْكِتَابِ بَصَرِى، وَ تُطْلِقَ بِهِ لِسَانِى، وَ تُفَرِّجَ بِهِ عَنْ قَلْبِى، وَ تَشْرَحَ بِهِ صَدْرِى وَ تَسْتَعْمِلَ بِهِ بَدَنِى وَ تُقَوِّيَنِى عَلَى ذَلِكَ وَ تُعِينُنِى عَلَيْهِ فإنَّهُ لاَ يُعِينُنِى عَلَى الْخَيْرِ غَيْرُكَ وَلاَ يُوَفِّقُ لَهُ اِلاّ اَنْتَ.


MANASI: “ALLAH’ım! Beni hayatta baki kıldığın müddetçe ebediyen günahları terkettirerek bana merhamet eyle. Bana faydası olmayan şeylere teşebbüsüm sebebiyle bana rahmet et. Seni benden razı kılacak şeylere güzel bakmamı bana nasip et.


Ey semâvât ve arzın yaratıcısı olan celâl, ikram ve dil uzatılamayan izzetin sahibi olan ALLAH’ım! Ya ALLAH! Ya Rahman! Celâlin hakkı için, yüzün nuru hakkı için kitabını bana öğrettiğin gibi hıfzına da kalbimi icbar et.


Seni benden razı kılacak şekilde okumamı nasip et. Senden, kitabınla gözlerimi nurlandırmanı, dilimi açmanı, onunla kalbimdeki üzüntüleri gidermeni, göğsümü ferahlatmanı, bedenime onunla amel ettirmeni, bana bunu yapmam için güç vermeni ve bunun için bana yardım etmeni istiyorum.


Çünkü hayrı işlemekte bana ancak sen yardım edersin, beni ona ancak sen muvaffak kılarsın.”Bu söylediklerimi üç, beş veya yedi Cuma yap! ALLAH’ın izniyle onu artık ezberleyebileceksin. (Bu duayı yapan) Hiçbir mü'min (icabetten) mahrum kalmadı.

”(İbn-u Abbas der ki) “Ali, yedi Cuma sonra Hz. Resulullah (as) ’a gelerek Kur’an ve hadisleri artık ezberleyebildiğini haber verdi. Hz. Resulullah (as) da ona şöyle dedi: “Ka’be’nin Rabbine and olsun ki, sen müminsin. (Bütün müminlere icabet edildiği gibi, sana da icabet edilmiştir.)

Ey Eba’l Hasan, öğret! Ey Eba’l Hasan, (bunu) öğret![2]


1 اَلْحَمْدُ لِلَّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ وَالصَّلاَةُ وَالسَّلاَمُ عَلَى سَيِّدِنَامُحَمَدٍ وَعَلَى جَمِيعِ الاَنْبِيَاءِ وَالْمُرْسَلِينَ اَللَّهُمَّ اغْفِرْ لِلْمُؤْمِنِينَ والْمُؤْمِنَاتِ وَالْمُسْلِمِينَ وَالْمُسْلِمَاتِ اَلاَحْيَاءِ مِنْهُمْ وَ الاَمْوَاتِ اِنَّكَ قَرِيبٌ مُجِيبُ الدَّعَوَاتِ


Not: İmam Ahmet bin Hanbel’e ve diğer bazı âlimlere göre sünnet namazlarda, ezberde olmayan süreleri Kur’an-ı Kerim’e bakarak okumak caizdir. İmam Ebu Hanife ve diğer bazı âlimlere göre namazda Kur’an-ı Kerim’e bakarak okumak caiz olmadığı için bu süreleri ezberleyip okumak daha iyidir.

(Muğni: İbn-i Kudame, C: 1 S: 575) [2] Fedail-ül Kur’an, İmam İbn-i Kesir, 181/Mü’cem-ul Kebir, Taberani 11,1230 nolu hadis. (Müctema Dergisi 1471 nolu sayısından iktibas edilmiştir.)

Günün Blogu Olmuşuz..

Bugüne çokta keyifli uyanmamıştım, bu haber biraz da olsa kendimi iyi hissetmeme neden oldu. Emek verilen her şeyin çok kıymetli olduğunu bilirim, günün blogu olmak beni çok mutlu etti ancak benim için en önemli ve en çok mutluluk duyacağım şey , senin gibi dostlarımın bu tanıtım sayesin de biraz daha artacak olması...





BloXoo'ya teşekkürler...

3 Eylül 2009

Çocuk Odası İçin Takvim

cicicee sitesinden aldığım bu takvimi senin de görmeni istedim benim çooook hoşuma gitti.. masaüstü yaptım bile..

Sabah POZU :)



Sabah bale taytımız giyildi..:) elimize sevdiğimiz kitaplardan biri alındı ve poz verildi :)

Doğa'nın Terlik Çalışması..



Doğa : Anne ben sana hediye yapmak içim odama giriyorum .

Ben : Tamam kızım

Doğa : Renkli kağıtlarımı kullanabilirim değil mi ?

Ben : Tabi ki kullanabilirsin kızım , merakla bekliyorum.

Yarım saat süren sessizlik

Doğa : Annneeee bak sana ne yaptımmmm

Ben : İç ses ( neye benziyor acaba ,önce o söylese de rezil olmasam :) )
aaaa çok güzelll Doğa'cım nasıl yaptın bunu.

Doğa : Önce ayağımın kalıbını çıkardım anne , sonra üstüne bant yaptım , içine de iple süs. Terliğim güzel olmuşmu.

Ben : AAAA evet terliğin çokk güzel olmuş :)

Sonuç : Bu Doğa'nın kendi kendine tasarladığı terliği :) sanırım kızım büyüyor..